27 Şubat 2015 Cuma

MİNİK (!) SABOTAJCILARIMIZLA TANIŞALIM

                                 
            Bir önceki yazımda bilinçaltımızdaki minik sabotajcılardan bahsetmiş ve bunlarla yüzleşip farkındalığımıza çıkarmazsak aşkı bulmamızın ve koruyabilmemizin biraz zor olacağına değinmiştim. Bu yazımda sizi bu minik sabotajcılarla tanıştırmak istiyorum ki farklarına çarçabuk varıp her daim tadı damağınızda aşklar yaşayın.

            1- Romantik Rüya (Mükemmel İnsanı Bulacağım): İsterseniz bunun adına prensimi/prensesimi bulmak diyelim isterseniz ruh eşimi bulmak sonuç aynı. Şu hayatta illa ki bir mükemmeli arama derdindeyiz. İyi de kime göre neye göre mükemmel? Kaldı ki mesele mükemmeli bulmak da değil, dengini bulmak aslında. Sürekli değişiyor ve gelişiyorken, her gün bir yanımızı keşfediyorken neye göre belirliyoruz mükemmeli? Bir düşünün bakalım on yıl önceki "mükemmel"inizle bugünkü aynı mı? (umarım değildir)

            Çocukluğumuzdan itibaren prenses/prens masallarıyla büyütüldüğümüz için büyüyünce de bir kahraman gelsin ve hayallerimizi gerçekleştirsin diye bekliyoruz. Bilinçaltında bunun çevirisi "onu bulduğumda tüm sorunlarım çözülecek, acılarım ve yalnızlığım bitecek" şeklinde olduğundan her yeni ilişkiye onu bulma beklentisi içinde başlıyor sonra karşımızdakini tanıdıkça, beklentilerimiz karşılanmadıkça çatışmalar ve hayal kırıklıkları yaşıyoruz. İçimizdeki sorunu halletmek yerine karşımızdakini suçluyoruz.

            Çözüm: Bay/Bayan mükemmeli aramaktan vazgeçin. Önce siz, "Nasıl biriyle mutlu olurum?" sorusunun cevabını bulun. Cevaplarınızı yanınıza alın ve bunları karşılayabileceğine inandığınız kişilerle birlikte olmaya özen gösterin. Listenizdeki bir iki madde gerçekleşmedi diye geri basıp gitmeyin. İlişkiler karşılıklı adımlarla dengelenir önce bu adımları atın ve karşı tarafın ne yaptığına bakın. Önemli olan birlikte şekillenebilmek. Pireyi deve yapmayın.

            2- Reddetme ve Sahte Kendine Güven (Tek Başıma Yapabilirim): Etrafınızda kendine yeten çok fazla insan görerek büyüdüyseniz, kendine yetemediği için acı çeken biriyle ya da kendi kendinize yeterek büyümek zorunda kaldıysanız oluşan bir kayıttır bu. İhtiyaç duymanın ne demek olduğunu ve duyulan bu ihtiyacın nasıl isteneceğini öğrenmek uzun yıllar alabilir. Bu durum bizim kırılganlıklarımızı tanıyıp, benimseyip, onarmamıza engel olur. Bilinçaltında ise çevirisi "terk edilme korkusudur". Olur da ilişki bitip baş başa kaldığımızda yaşayacağımız "Eyvah şimdi ne yapacağım? Nasıl yapacağım?" korkularını yaşamamak için korkumuzun üstünü örtme yöntemimizdir.

            Çözüm: Kadın ve erkek arasındaki yaradılış farklarını görmezden gelmeyin, bu farkların neler olduğunu öğrenin. Yaradılışınıza göre davranın. İhtiyaçlarınızı belirleyip bunları reddetmek yerine dile getirin. Aman ihtiyaç duymakla muhtaç olmayı birbirine karıştırmayın.

            3- Suçlama Bilinci (Bu Onun Suçu): Bu sabotajcı her durumda hep başkalarını suçlar. Bu bize kendi sorumluluklarımızdan kaçma fırsatı (!) verir. Daima karşı taraf suçludur. Oysaki bu yaşananlar (kişi veya durum) bize sadece kendimizi tanımamız için ayna tutar. Bu sabotajcıyı yenmek pek kolay değildir. Sahip olduğumuz yüksek egodan dolayı kimse kendindeki hatayla, yanlışlıklarla ve eksikliklerle yüzleşmekten hoşlanmaz. Sorumluluğu kabul etmek bize çok daha fazla acı vereceğinden başkalarını suçlamak kolayımıza gelir.

            Çözüm: Yaşadığımız her şeyin bizim sorumluluğumuzda olduğunu anlayıp kabul etmek gerekir. Bizim dışımızdaki şeylerin görevi bize sadece ayna tutmaktır. Suçlamayı bırakmak, sınırlar çizmeyeceğiz anlamına gelmez. Bu yüzden suçlamayı bırakıp sınırlar çizin.

            Yaralarımızla yüzleşmek acı verdiğinden öğrenme süreci çokta kolay geçmeyecektir. Fakat sistemde imkânsız yoktur. Biz dürüstçe kendi içimize yöneldikçe, samimiyetle yüzleştikçe farkındalığımız da artacak iyileşme süreci de hız kazanacaktır.


            Sevgi ve huzurla...

0 yorum:

Yorum Gönder