31 Ekim 2014 Cuma

İÇ SESİNİZLE BARIŞIN


“Bu zamana kadar ağlamayan genç bir adam varsa bilin ki o bir vahşidir ve bundan sonra da gülmeyecek yaşlı bir adam da aptaldır.” George SANTAYA

Duygular yaşamımızda önemli bir role sahiptir. Çünkü yaşamda doğru kararlar verebilmemiz için dikkate aldığımız en önemli rehberimiz hislerimizdir. Bu bizi bazen doğru bazen yanlış yola götürür. Sık sık yönünüzü kaybediyorsanız ya da bir türlü karar veremiyorsanız doğru olan duygularınız yerine iç sesinizi tüm samimiyetinizle dinlemenizdir. Eğer yaşadığınız şey (her ne ise) sizde neşe, huzur, bereket oluşturmuyorsa o durumla ilişkinizi kesme ve yönünüzü değiştirme zamanınız gelmiştir.

İç sesiniz neye ihtiyacınız olduğunu bilir, sizinle konuşur. Peki her zaman doğruyu mu söyler? Evet. Duygularla iç sesimizin arasındaki farkta budur. Duygularımız geçmiş deneyimle oluşan kayıtlarımızdan dolayı bazen bizi yanlış yöne yöneltebilir. Mesela; çok aşıksınız ve karşınızdakinin size karşı bir duygusu yok ya da sizin için doğru biri değil. Eğer siz aşk duygunuza kapılırsanız gerçeği görmezsiniz ve o size  “hayır senin için doğru kişi”, “seni hâlâ seviyor fakat çok kırgın” gibi bahaneler üreterek doğru olmayan adımlar atmanıza sebep olabilir. Oysa iç sesiniz gerekli taramaları yapmış, tehdidi ya da neticeyi görmüş şöyle bağırmaktadır “lütfen, lütfen bu durumla yüzleş. İzin ver gitsin daha sonra pişman olacaksın”. Tabii ki kişi genelde duygusuna kapılmayı seçer. Bazen de geçmişte edindiğimiz bir kayıttan dolayı duygumuz bizi yanıltabilir. Daha önce o konuda başarısız olduysak yeniden başarısız olmaktan korkarak ilerlemek istemeyebiliriz.

İç sesimizin hissettiği korku, acı, huzur, neşe vb. duygular herhangi bir zamana ait değildir. Oysaki duygular yaşanmışlıklar ya da enerjisel nesil aktarımı ile gelen kayıtlarla geçmişe aittir.

Mantık ve akıl duygulardan sonradan gelir.  Bu yüzden yönümüzü bulmak için mantık ve aklı kullanmakta pek doğru değildir. Dünyanın öbür ucunda bir iş yapmak istediğinizde mantığınız bunun size imkânsız olduğunu söylerken, iç sesiniz evrensel kaynakla bağlantılı olduğundan sonsuz olasılık bilinciyle her zaman bir yolu olduğunu bilir. O sadece sizin bunu gerçekten isteyip istemediğinize, hazır olup olmadığınıza ya da doğru bir seçim olup olmadığıyla ilgilenir.

Burada en önemli nokta iç sesimizin sesiyle duygularımızın (zihnimizin) sesini birbirinden ayırt edebilmektir. Duygular; yüksek sestedir, yoğun ve telaşlıdır ayrıca göğüs ve kafa bölümden gelir. İç ses; daha yumuşaktır, sakindir ve karın bölgemizden gelir.

İç sesinizi yok saymayın. Onunla barışın ve dinlemeyi öğrenin. İç sesinizle barış içinde olmanız kendi kendinizin rehberi olmanıza, evrensel kaynakla ve diğer yaratılmışlarla bağ kurmanıza, sorunları önceden sezmenize ve bu yaşamda kendiniz için bir cennet yaratmanıza yardımcı olur.


Sevgi ve huzurla…

30 Ekim 2014 Perşembe

SİSTEM İYİ VEYA KÖTÜ OLARAK AYRIT ETMEZ (KISA KISA 4)

Etrafımıza kesintisiz bir enerji yayarız. Bu bazen düşük bazense yüksek frekansta olur. Düşüncemizin iyi veya kötü olması frekansın derecesini etkilemez. Yaşadığımız her şey bizim öncesinde  yaydığımız enerjinin (gönderdiğimiz frekansın) yine bize geri dönüşüdür. Sistemde benzer benzeri çeker ve en kuvvetli yaydığımız enerjiyi kendimize geri çekeriz. Sınavı kazanamamaktan korkarsanız kazanamazsınız, o tatile gitmek isterseniz gidersiniz, insanlar mutsuz olsun isterseniz siz mutsuz olursunuz, o işi gerçekten istiyorsanız bilmem kaç milyon kişinin içinden sadece siz seçilirsiniz. Para, hastalık, imkan ya da imkansızlık vb. fiziki sebeplerin hepsi sonuç içindir. Bizim düşüncede yarattığımız şeylerin gerçekleşmesi için fiziki aracılara ihtiyaç vardır. Külli irade bunların hepsini bizim için ayarlar. Sistem iyi veya kötü olarak ayrıt etmez. Sadece yaydığımız enerjiyi ihtiyacımız olarak görür ve gerçekleştirir. Biz bilinçli ya da bilinçsiz düşünerek hayatımız için seçimlerimizi yapmış oluruz. Bu da sisteme sipariş vererek " Ben bunu yaşamayı seçiyorum" demektir. Ayrıca yaydığımız enerjilerle birbirimizin enerjisini de çoğaltırız. Bir araya gelerek savaş karşıtı eylemler düzenlemek sistemde daha çok savaşı çeker. Doğru davranış "Barış" yanlısı eylemlerdir. Kelimelerin kendi başına çok kuvvetli bir enerjisi vardır. Rahibe Teresa bunun bilinci ile " Beni savaşa karşı olmak için toplandığınızda değil barışa dair toplandığınızda çağırın." demiştir.

14 Ekim 2014 Salı

SİSTEMİN YASALARI / 5 – DENGE YASASI 1


            “Eğer yerçekimi evreni bir arada tutan zamk ise, denge onun sırlarını meydana çıkaran anahtardır.” Dan MİLLMAN

            Sistemde her şey denge halindedir. Aydınlıkla - karanlık, soğukla – sıcaklık, hızla – yavaşlık, doğumla – ölüm, çalışkanlıkla – tembellik, mütevazılıkla – narsistlik arasında bile iki zıt kutubun ortasında birleşen bir denge merkezi bulunur. Sadece zıtlıklarda değil sistemde aklınıza gelebilecek her şey kendi içinde bir denge üzerine kurulmuştur. Bir an için doğadaki tek bir dengenin bozulduğunda neler olacağını tahayyül edebilir misiniz? Mesela denizler buharlaşmasa? ya da biz uyuduğumuzda akciğerimiz de uyuyup kalsa? İşte yaşam böyle bir mükemmel denge üzerine kurulmuştur. Evrenin tüm dengesi Yaratıcı tarafından sağlansa da ne yazık ki biz insanoğlu Seçim Yasası’nın kapsadığı Yaratıcı Seçim (cüz’i irade) ile Dünya’nın dengesini bozmaya başladık.

Denge Yasası evrendeki tüm fiziki durumları kapsadığı gibi manevi durumları da kapsar. Bedensel dengeden bilinçaltımız sorumludur. Fakat eylemlerimiz ve eylemlerimizin sonucu olan yaşam tarzımızdan bilinçli benliğimiz sorumludur.

Denge Yasası aşırı vermekle aşırı almak arasındaki dengeden bahseder. Bu güne kadar gelmiş tüm öğretiler dengede kalmanın (orta yolun) önemini vurgulamıştır.

Denge aşırı uçlardan kaçınmak değildir. Zaten öyle olsaydı yasa kendi içinde çelişirdi. Denge Yasası aşırı uçları deneyimlemeyi de kapsar. Burada önemli olan yine dengeyi korumaktır. Aksi takdirde yaşanılan her aşırı uçtan bir süre sonra zıt tarafa geçmek kaçınılmazdır. Mesela bazen aşırı çalışıp sonra aşırı dinlenebilirsiniz ve bunu eşit olarak yaptığınız sürece yine denge merkezinize geri dönersiniz. Fakat aşırı çalışır ve dinlenmezseniz bir süre sonra fizyolojik ya da ruhsal dengeniz şaşar (ki genelde ikisi aynı zamanda yaşanır)  kişi ağır hastalıklar yaşayarak zorunlu bir dinlenme yaşamak zorunda kalır. Denge uzun ve sağlıklı bir hayatın anahtarıdır.

Hepimizin yaradılış özelikleri ve ihtiyaçları farklı olduğundan birine iyi gelen şey diğerine gelmeyebilir. Bu demektir ki herkesin denge noktası farklıdır ve bu dengeler zaman zaman değişebilir. Kişilerin kendi denge noktalarını bulmaya ihtiyacı vardır. Bu bazen sınırlarımızı belirleyebilmek için aşırı uçları deneyimleyerek sonuçlarından ders almayı gerektirebilir. Belki de atalarımız bu yüzden “Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır.” demişlerdir. Elbette ki her zaman aşı uçları deneyimlemeye gerek yoktur. Dengelerimizi belirleyebilmek için en samimi şekilde “Bana ne iyi geliyor?” sorusuna cevap vermek gerekir. Bunun için de iç sesimizi ve bedenimizi dinlemeyi öğrenmek zorundayız.

Denge Yasası bize ne yaşarsak yaşayalım ne yaparsak yapalım merkezde kalarak dengeyi korumamız gerektiğini anlatır. Ayrıca hayatımızda dengesiz giden taraflara dikkat etmemizi söyler. Dengesiz giden tarafları samimiyetle inceleyebilir ve merkezimizde kalmayı başarabilirsek kendimizi daha mutlu bir yaşamın içinde buluruz.

Sevgi ve huzurla...