26 Eylül 2014 Cuma

ŞİFALANMAYI DİLEMEK


Hayatınızda sizi üzen, keyfinizi kaçıran biri varsa hemen kurban bilincinden çıkın. O kişinin ümitsizliğini, endişesini, öfkesini, korkusunu benimseyip kendi duygunuzla harmanlamayın. Bu aynı duyguları sizin de yaşamanıza, zaten hali hazırda bu duyguları yaşıyorsanız çoğaltmanıza sebep olur. Eğer hemen bu duyguyu bırakmazsanız geleceğinize de taşımış olacaksınız. Yarın da aynı mutsuzluğu yaşamak ister misiniz? Cevabınız “hayır”sa hemen duruma başka açılardan bakmaya çalışın. Hangi sorununuzu çözmek için bu sözleri duymanız gerektiğini düşünün. Almanız gereken dersi alın.
Eğer yaşadığınız sorunu kendi iradenizle çözemediyseniz bu işi şifalandırması için tam bir teslimiyetle külli iradeye bırakın. Teslimiyette tılsım vardır. Hiç şüphe duymayın, bilin ki ne olacaksa en yüksek hayrınıza olacak. Şifa demek; bir durumun iyileşmesi demektir. İyileşmek; bitiş ya da iyi yönde devam etmektir. Yaşadığınız sorunlu bir ilişkinin şifalanmasını istediğinizde; iyi yönde devam etmesi de şifadır, ilişkinin bitmesi de şifadır. Bitiş sizi hüzünlendirmesin. Bazen çok daha güzelinin gelebilmesi için önce sorunun bitmesi gerekir. İşte şifa buradadır.  Siz kendi merkezinizde kalırsanız külli irade sizin için en doğru ayarlamaları yapacaktır.
O zaman hemen şimdi sızlanmayı başkalarını suçlamayı bırakın. Derin bir nefes alarak “……. Yaşadığım bu durumun hakkımda en hayırlısı olacak şekilde şifalanmasına niyet ediyorum ve izin veriyorum” deyin. Sonra üzerine düşünmeyi bırakın. Biliyorum bunu yapmayı öğrenene kadar kolay olmayacak. İnsani bilinciniz, egonuz hep sizi dürtecek. Olsun, sakın pes etmeyin. Hemen odağınızı değiştirin. Derin derin nefes alın ya da size keyif verecek bir şey yapın. O an üzerinizi silkelemeniz bile odağınızı değiştirmenize yardımcı olur. Bunu yeterince yaparsanız zihninizin dinginleştiğini ve daha rahat teslim olduğunuzu göreceksiniz.

Sevgi ve huzurla…

22 Eylül 2014 Pazartesi

SİSTEMİN YASALARI / 4 - SORUMLULUK YASASI

“Sorumluluk insanların korktukları şeylerden birisidir, ama bizi hem erkek ve hem de kadın olarak en fazla geliştiren de odur.” Frank CRANE


Sorumluluk, bazı görevleri yerine getirmek zannedilse de gerçekte kişinin kendini geliştirmesi ve davranışlarının başkaları üzerindeki sonuçlarını fark etmesidir. Sorumluluk duygusu geliştikçe kişilerin bağımlılık duyguları azalır ve kendine güvenleri artar. Bu yüzden sorumluluk duygusunun gelişmesinin özgüven ve yeterlilik duygusuyla çok ilgisi vardır. Bağımlılık sahibi insanların (alkol, uyuşturucu, uyku vb.) aslında yetersizlik ve özgüven eksiliğinden dolayı bu bağımlılıkları edinmiş olmaları tesadüf değildir.

Yeryüzü bir oyun sahnesidir. Hepimiz bu ortak alanda veya kendi oyun alanımızda birer oyuncuyuz. Ne yazık ki bunu çok sık hatırlamıyor ve kendimizi oyunun vazgeçilmez bir parçası sanıyoruz ya da ilahi bir güç rolüne soyunuyoruz. Bu yüzden çoğu zaman işler biz olmadan yürümeyecek zannedebiliyoruz. Bu gereksiz/aşırı sorumluluk duygusu kişiye sadece yük getirmiyor aynı zamanda bu davranışımız, karşımızdaki kişinin bilinçaltında yetersizlik duygusunu kuvvetlendirdiği için bilincinde fark etmeden bize bağımlı hale geliyor. Bu da doğal olarak özgüveninin değil yetersizlik duygusunun gelişmesine sebep oluyor. Kişi “Ama ben yapmazsam hiçbir şey yürümez.” ya da “Ben çekip çevirmezsem her şey birbirine girer.” diyerek hem egosunu besliyor hem de karşı tarafın ona bağımlı olmasını sağlayarak bilinçaltında yatan yalnızlık korkusunu da ortadan kaldırmış oluyor. Bilinç olarak aşırı verici veya mükemmeliyetçi gözüken bu kişiler sadece sorumluluk alarak özgüvenlerini geliştirecekleri yerde, büyük bir kandırmacanın içinde hayatlarını cehenneme çeviriyorlar. Sürekli “Kendime zaman ayıramıyorum.”, “Çok yoruluyorum.” diyerek sızlanıyorlar. Bilmiyorsunuz, siz olmasanız da dünya döner. Siz yapmazsanız yapacak biri ya da yapılmasının başka bir yolu mutlaka bulunur ve o işler yürür. Gerçek şudur ki aslında gereksiz sorumluluklar alarak bilinçaltında egonuzu ya da yalnızlık korkunuzu beslediğiniz için kimsenin bir şey yapmasına fırsat vermiyorsunuz.

Ayırt edilmesi gereken; sorumluluk duygusuyla özgüvenimizi geliştirirken, gereksiz sorumluluk almayarak karşımızdakilerin de sorumluluk duygusu edinmesine izin vererek onların yeterlilik duygularını geliştirmelerine imkân sağlamaktır.

Dışarıdan bakıldığında oyun bazılarına başrol vermiş gibi gözükebilir. Hatırlanmalıdır ki herkes kendi oyunun yıldızıdır. Solistin orkestrası iyi olmasaydı ne kadar başarılı olabilirdi? İnşaat işçileri işlerini düzgün yapmasaydı mimar başarmış sayılabilir miydi?

Başkalarına yardım edebilmeniz için önce iç dünyanızı düzene sokmanız gerekir. Hatta gerekliyse sağ ve sol beyninizi dengelemeyi öğrenmelisiniz. Sizi dış dünyaya bu kadar “verme duygusu”na iten alt nedenleri bulup temizlemelisiniz.        

Sorumluluk Yasası, gereksiz sorumluluklarımızı bırakarak sınırlarımızı çizip sadece kendi üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeyi ve oyuna katılıp birlikten kuvvet doğurmayı kapsar. Bu yasa bize yaptığımız şeyden zevk almamızı hem de çevremizle uyum içinde olmamızı öğretir.

Bazen, "Ben bu kadarını yapabilirim, gerisini sen yapmalısın." demeyi bilmek gerekir.


Sevgi ve huzurla...

12 Eylül 2014 Cuma

SİSTEM YASALARI / 3- SEÇİMLER YASASI 3


    İFADE SEÇİMİ

Kendimizi ister pozitif ifade etmeyi seçelim, ister negatif ifade etmeyi seçelim sonuçta  sistem yasalarından, İfade Seçimi Yasasını kullanmış oluruz.

Kendinizi ifade etmenin tek yolunun ya da büyük bir kısmının konuşarak olduğunu sanıyorsanız büyük yanılgı içindesiniz.  Gerçek şudur ki konuşarak kendimizi sadece %12’lik bir oranda ifade etmiş oluruz. İfade etmenin %80’ini beden dilimiz, %8’lik kısmını ise yazmak, çizmek, müzik ya da el sanatları oluşturur. (Oranlar benim gözlemim. Bilim adamları beden dilinin yüksek oranı konusunda hem fikir olsalar da diğer kısım için kendi aralarında ayrılabilirler.)

İfade enerjisi konuşmaktan faklı bir şeydir. İfade enerjisi aslında duygulardır. Seçimler Yasasının içerdiği ifade enerjisi bilgini, fikrini aktarmak değil duygularını aktarabilmektir. İfade edilmesi gereken duygu ilham, mutluluk, sevgi gibi pozitif ya da kızgınlık, üzüntü, nefret gibi negatif duygular da olabilir. Pozitif ifade de müzik yapma, şarkı söyleme, rol yapma ya da diğer sanatlarla kendini gösterip insanı yüceltirken, negatif ifade eleştirme, alay etme, küfür ya da sızlanma olarak kendini gösterir ve insanı çok aşağılara çeker. İfade Seçimi Yasası için bu fark etmez ama kişi için çok şey fark eder çünkü sistemdeki her şey gibi her ifade de bumerang gibi yine kişinin kendisine döner.

Yaratıcı enerjimizi tek başımıza açığa çıkarabilirken, ifade enerjisinin açığa çıkabilmesi için bizi dinleyecek, yazdığımızı okuyacak, gösterdiğimizi görebilecek bir ilişki içinde olmamız gerekir.

İfade enerjimizle başkalarını yüceltip / aşağıya çekebileceğimiz gibi kendi duygularımızı ifade edememek boğaz çakramızı blokajlamamıza sebep olur ve bu bize boğaz ağrısı, bademcik, baş ağrısı, ülser, troid ve boğaz sorunları olarak geri döner.

Duygularımız ister pozitif olsun ister negatif olsun bunu ifade etmenin her zaman bir yapıcı yolu vardır. Bu “öfkenizi bastırın, üzüntünüzü gizleyin” demek değildir. Aksine ifade enerjisi salıverilmezse bundan çok daha kötü sonuçlar doğurabilir. Dikkat edilmesi gereken şey ifade yolu seçiminiz ne olursa olsun bunu pozitif bir şekilde salıvermenizdir.  Duygunuz ne kadar negatif olursa olsun bunu ifade etmenin her zaman pozitif bir yolu mevcuttur. Öncelikle gerçek duygunuzla yüzleşmeniz ve netleşmeniz gerekir. Bir arkadaşınıza çok öfkelenmiş olabilirsiniz onu arayıp kötü sözler söylemek negatif bir aktarım, onu sakince arayıp “ben bu davranışından dolayı kırıldım” ya da “sen böyle yaptın ve ben bunu böyle anladım bundan dolayı da sana çok kızdım” demek pozitif bir aktarım olur. Bu seçebileceğiniz birçok yoldan sadece birisi.

Seçimler Yasası, ifade ile uygulandığında yani kendinizi doğru ve pozitif ifade etmeyi seçtiğinizde size uzun vadede güzel ve sağlam ilişkiler olarak geri döner.

Sevgi ve huzurla...


KENDİNİZİ NEGATİF ENERJİDEN KORUYUN



Yaşamınızda sürekli sızlanan, memnuniyetsiz, egosu yüksek ve melankolik yaşayan (negatif enerji ile beslenen) kişiler varsa onlarla aranıza yavaşça, kırmadan mesafe koyun. O kişinin ümitsizliğini, endişesini, öfkesini, korkusunu benimseyip kendi duygunuzla harmanlamayın. Bu aynı duyguları sizin de yaşamanıza, zaten hali hazırda bu duyguları yaşıyorsanız çoğaltmanıza sebep olur. Sizin yaşam enerjinizi almalarına izin vermeyin. Mutluluk gibi mutsuzlukta bulaşıcıdır. Neşenizi çalarlar, gülüşünüzü çalarlar, başarınızı çalarlar ruhunuz duymaz. Mecbur kalıpta aynı ortamda bulunmak zorunda kaldıysanız tüm vücudunuzu bembeyaz bir ışıkla sardığınızı hayal edin ve "Ruhumun, bedenimin ve zihnimin tüm negatif enerjilerden korunmasına niyet ediyorum ve izin veriyorum" deyin. Ayet-el Kürsi duası hem koruyucu hem şifa duasıdır. Ayet-el Kürsi + Nas + Felâk surelerini okuyup, nefesinizi avucunuza üfleyip “Ruhumun, bedenimin ve zihnimin tüm negatif enerjilerden korunmasına niyet ediyorum ve izin veriyorum" diyerek avuçlarınızı bedeninize sürebilirsiniz. Bunlara imkânınız yoksa onlar gider gitmez mümkünse tüm camları açıp "Bu ortamdaki tüm negatif enerjinin pozitif enerjiye dönmesine niyet ediyorum ve izin veriyorum" deyin. 

Hatırlayın, her şey bir enerjidir. Kimse sizin izin vermediğiniz bir şeyi size yapamaz. Kendinizi koruyun, pozitif enerjinizi emdirmeyin.


           Sevgi ve huzurla...

9 Eylül 2014 Salı

DOLUNAY BALIK BURCUNDA


Bu sabah itibari ile (9 Eylül)  sabaha karşı 04:38’ de balık burcunda Dolunay gerçekleşmiş bulunuyor. Dolunay balık burcunda girdiğinden doğal olarak yoğun bir duygusallık söz konusu. Kâbuslar, sakarlıklar, vücutta ödem, kramp, eklem ağrıları ve içsel huzursuzluk artabilir. Aynı zamanda yarım kalan işlerin tamamlanması, tohumu ekilen konuların hasad dönemi, bağınızı koparmak ya da af etmek istediğiniz kişiler ve olaylardan özgürleşmek için de değerlendirebileceğiniz bir dönem.  

Dolunay Balık burcunda olduğu için Balık burcu ile ilgili; iç dünyanız, derin hisler, karamsarlık hissettiğiniz her konu, sezgilerinizin güçlenmesi, her türlü bağımlılığınıza ait konular ve sağlıkta; ayak parmaklarında oluşan her türlü rahatsızlığınız için yapacağınız ritüeller, meditasyon, olumlama ve dua çalışmalarınız iki kat etkili olacaktır.

Balık burcundaki Dolunay için olumlamalar (seçtiğiniz olumlamayı/olumlamaları ay Balık burcundayken her gün 21 kez tekrarlayın).

-       Yaşama olumlu bakıyorum.
-       Hislerim her geçen gün kuvvetleniyor ve ben onu dinlemeyi seçiyorum.
-       Kendime güveniyorum.
-       Bağımlılıklarımdan sevgiyle özgürleşiyorum ve boşalan yerleri ilahi sevgiyle dolduruyorum.
-       Yaşamımda özgürce ilerlemeyi seçiyorum (ayaklar için).
-       Yaşamın akışına güveniyorum (ayaklar için).
-       Yaşamda güvenle ilerliyorum (ayaklar için).

Dolunayla ilgili ritüeller için aşağıdaki linkten faydalanabilirsiniz.


http://akbulutaysen.blogspot.com.tr/2014/01/dolunay-meditasyonu.html

Sevgi ve huzurla...

5 Eylül 2014 Cuma

SİSTEM YASALARI / 3- SEÇİMLER YASASI 2

YARATICI SEÇİM

“Yapıcı biçimde yaratırız veya yıkıcı biçimde yaratırız; her iki halde de yaratıcı enerji ifade bulur.” Alıntı

Hepimiz yaratıcı hayat enerjisine (cüz’i irade) ve kendimizi ifade etme yeteneğine sahibiz. Bazen bir seçim hakkımız olmadığını, yaratıcılığımızın ve ifade etmemizin engellendiğini düşünürüz. Kendimizi korkmuş ve çaresiz hissedebiliriz. Oysa öyle durumlarda bile aslında yapılabilecek tek şeyin o olduğuna karar verip yine bir seçim yaparız.

 Var olan her şey enerjiden oluşmuştur ve aynı enerji kendini pozitif veya negatif şekilde tezahür ettirebilir. Yani her enerjiyi hem pozitif hem negatif olarak kullanabiliriz. Mesela; para da bir enerjidir. Siz parayı hayır işinde ya da tatile gitmek için pozitif olarak kullanabileceğiniz gibi uyuşturucu madde almak içinde kullanabilirsiniz. Tüp gaz (lpg) ile yemeğinizi pişirebileceğiniz gibi birini zehirlemek için de kullanabilirsiniz.
Yaratıcı enerji hareketli, dinamik bir özelliğe sahiptir, bunun için ifade bulması gerekir. Yaratıcı enerji kullanılmak ve akmak için yaratılmıştır. Bu enerjiyi kullanamazsak, önünün kesilmesine izin verirsek kötü sonuçlara yol açar. Yaratıcı enerjinin önünü kesen en önemli sebepler güvensizlik, yetersizlik ve başaramama korkusudur. Ve bu bize fiziksel hastalıklar (migren, kist ve aşırı kilo alımı) ve bağılılıklar (alkol, uyku, sigara, seks) olarak geri döner.

Sistem yaratıcı enerjinin negatif ya da pozitif olmasına bakmaz. Örneğin; onun için o muhteşem öykülerini anlatan J. K. Rowling’in dili ile yalanlar söyleyerek insanları dolandıran Sülün Osman’ın dili yaratıcı enerjinin yaşamda akması demektir. Bir ressam parmaklarını kullanarak şahane tablolar yaparken başka biri parmaklarını para basmak için kullanabilir. Onun için yaratıcı enerjisini bir ev inşaatı planı ile aktaranla banka soygunu planlayarak aktaran birdir. Sistem için bu fark etmez, onun için hepsi yaratıcı enerjinin yaşam içinde akış bulmasıdır. Ama insanlar bir enerjiye negatif ya da pozitif değer yüklerlerken seçimlerine çok dikkat etmelidirler çünkü yaptıkları istisnasız karmalarını etkiler. Yani ne ekersek onu biçeriz.

Yaratıcı enerjinizi yaşamınızda güzel sanatlardan tutunda çocuk yetiştirmeye kadar her alanda kullanabilirsiniz. Emek verip, üretip, çoğaltabildiğiniz sürece yaratıcı enerjiniz yaşam içinde akışını sağlayacaktır. Bu enerji nasıl açığa çıkaracağınızı öğrendiğinizde fiziki hastalıklarınızdan ve bağımlılıklarınızdan kurtulabilirsiniz. Bir de seçim gücünüzü kullanıp pozitif yönde seçimler yaparsanız sistem de size mucizelerini göstermeye başlar. Bu enerjiyi kullanmanın pek çok yolu vardır. Bu yolları kendi kendinize bulabileceğiniz gibi bir uzmandan da yardım alabilirsiniz. Hatırlayın yaşamınız sizin seçimlerinizle şekil alır.


Sevgi ve huzurla...

1 Eylül 2014 Pazartesi

SİSTEM YASALARI / 3- SEÇİMLER YASASI 1

"Her birimizin içinde bir kahraman yatar. Ona seslenin, meydana çıkacaktır." Alıntı


Seçimler Yasası Yaradan'ın insanoğluna verdiği en güzel hediyelerden biridir (biliyorum bunu çok sık yazıyorum. Sistemde şükretmem için o kadar çok hediye var ki yazmazsam nankörlük ediyorum hissine kapılıyorum :) ).

İnsanoğlu özgür iradesi (cüz'i irade) ile bir çok seçim yapabilecek potansiyele sahip olsa da ne yazık ki bunun yerine bilinçaltı kayıtları ve gen aktarımlarıyla (bana göre onlar da birer kayıttır) uyum sağlayarak yaşarlar. Koşullarımıza bağlı olarak az ya da çok seçim yaparız. Zihinsel hastalıklar ve yetersiz gördüğümüz koşullar seçim gücümüzü azaltırken duru bir zihinle özgür irademizi daha kolay kullanırız. Fiziksel koşullar fiziksel seçeneklerimizi gerçekten etkileyebilir. Örneğin, bacaklarımız felçli ise ve biz koşmayı seçiyorsak bu o an için sadece hayal olarak kalabilir. Seçimler Yasası koşullarımıza nasıl tepki vereceğimizi, seçme gücümüzü ve sorumluluklarımız kapsar. Ayrıca gerçekten yürümeyi seçerseniz artık onun hayalden çıkması ve gerçeğe dönüşmesi olasılığını da yaratırsınız.

Bazen seçimlerimizin bizim yerimize Yaradan'ın, ailemizin ya da başkalarının yaptığı inancına kapılırız. Mesela patronumuz bize fazla mesai yapmamız gerektiğini yoksa işten çıkarılacağımızı söylediğinde tüm seçim hakkımızın elimizden alındığını düşünebiliriz. Elbetteki bu koca bir kandırmacadır. Daima bir seçim hakkımız vardır. Sonuçları değerlendirir ve bilinçli seçimler yaparız.

İnsanoğlu eğer sonunda büyük bir hediye alacağına inanıyorsa ya da başka seçme şansı olmadığını(!) düşünerek bir seçim yapıyorsa bazen zor ve çetrefilli yolu seçebilir. Hepimiz kendimiz için daha kolay ya da daha zor yolu seçebilme hakkına sahibiz. Olumsuz kayıtlarımız ne kadar azsa ve ne kadar berrak bir zihne sahipsek seçim gücümüz de  o kadar kuvvetlidir.

Hepimiz Yaradan'ın bize ulaştığı iç sesimizi dinlemeyi öğrenmek zorundayız. Bu mesajlar sayesinde bizim bilinçli olarak istediğimiz isteklerimizin, en yüksek hayrımıza ve gelişimimize katkısı olup olmayacağını ayrıt edebiliriz. Böylelikle bizim için uygun olan olayları ve insanları hayatımıza çekerek tekamül sürecimizde kolaylıkla ve başarıyla ilerleyebiliriz. Seçimler Yasası'nı anlayıp uyguladıkça amacımıza doğru belli seçimler yapıp ilerleyerek yaşamımızı "başımıza gelen şeyler"  olarak görmekten ve sızlanmaktan vazgeçip yaşamımızın sorumluluğunu almayı öğreniriz. Örneğin; yaşamın içinde amaçsızca dolaşmak yerine, doğru şeyi yapıp yapmadığımızı düşünürsek bu kişileri, olayları kendimizin seçtiğini görüp kabul edersek yeni seçimler yapma gücüne de sahip oluruz. Bir durumda kendinizi güçsüz hissederseniz "seçim gücünüzü (cüz'i irade)" hatırlama zamanıdır. Artık yaşadıklarınıza boyun eğmenize gerek kalmayacağını bileceksiniz ve bu size güç verecektir.

Her birimiz yaratıcı enerjiye (cüz'i irade) sahibiz. Kendi yaşamımız için cennet veya cehennem yaratabiliriz.

"Yaşamak ve ölmek zorundayız; gerisini biz oluştururuz." Alıntı


Sevgi ve huzurla...