27 Ağustos 2015 Perşembe

ACI TORBASI (BİR SUFİ ÖYKÜSÜ)

        Bir adam çok acı çekiyormuş ve her gün Tanrı’ya dua edip:

“Neden ben? Başka herkes çok mutlu görünüyor, ben neden böyle acı çekiyorum?” diyormuş.

Bir gün büyük bir umutsuzlukla Tanrı’ya dua etmiş:

“Bana başka herhangi birinin acısını verebilirsin. Onu kabul etmeye hazırım ama benim acımı al. Artık dayanamıyorum.”

O gece güzel ve çok açıklayıcı bir rüya görmüş. Rüyasında Tanrı’nın gökyüzünde görünüp herkese:

“Bütün acılarınızı tapınağa getirin.” dediğini görmüş.

Herkes kendi acısından bıkmış durumdaymış aslında. Herkes hayatının bir döneminde,

“Herhangi birinin acısını kabul etmeye hazırım ama benimkini al, benimki çok fazla, dayanılmaz.” diyormuş.

Böylece herkes kendi acılarını torbalara doldurmuş, tapınağa gitmiş. Herkes çok mutlu görünüyormuş. Artık dualarının kabul olduğunu düşünüyorlarmış. Bizim adam da tapınağa koşmuş. Tanrı:

“Torbalarınızı duvar kenarına koyun.” demiş.

Bütün torbalar duvar kenarına konmuş ve Tanrı:

“Şimdi seçebilirsiniz.” demiş. “Herkes istediği torbayı alabilir.”

Ve şaşırtıcı bir şey olmuş. Bu her zaman dua eden adam herkesten önce kendi torbasını seçebilmek için duvar kenarına koşmuş. Ama çok şaşırmış çünkü herkes kendi torbasına koşuyor ve tekrar onu seçmekten mutlu görünüyormuş.

Neden?

Çünkü herkes ilk defa başkalarının sefaletlerini, acılarını görüyormuş. Onların torbaları da büyükmüş, hatta çok daha büyük. Ve aslında insan kendi acılarına alışıyormuş. Şimdi başka birinin acı torbasını seçmek... Torbada ne tür acılar olduğunu kim bilebilir ki? Uğraşmak niye? En azından kendi acılarını tanırsın, onlara alışmışsındır, katlanılabilirler. Yıllarca onlara katlanmışsındır niye bilinmeyeni seçesin? Herkes evine mutlu bir şekilde dönmüş. Hiçbir şey değişmemiş aynı acıları geri götürmüşler. Herkes kendi torbasını alabildiği için mutluymuş ve gülümsüyormuş. 

Ertesi sabah Tanrıya dua etmiş ve “Rüya için teşekkür ederim.” demiş. “Bir daha asla böyle bir şey istemeyeceğim.”
                                                                                                       

                                                                                             BİR SUFİ ÖYKÜSÜ

“Sen bana her ne verdiysen iyidir, benim için iyi olmalı ki bana verdin.”  OSHO

19 Ağustos 2015 Çarşamba

BUDHHA

 “Öfkeden vazgeç. Gururdan vazgeç. Bağlı kaldığın hiçbir şey kalmayınca, üzüntünün ötesine gidersin. Öfke dikkatsizce kullanılan bir araba gibidir. Öfkesine sahip olmayı bilen ise üstadıdır arabanın. Diğerleri zar zor iplerini tutabilirken nezaket ile öfkeyi yen. Cömertlik ile aç gözlülüğü yen. Gerçek ile yalanı yen. Gerçeği konuş. Verebileceğinde her zaman cömert ol. Asla öfkeli olma. Bu adımlar seni üstün zihine götürecektir. Bilge olan kimseyi incitmez. Bilge olanlar, bedenlerinin üstadıdır ve sınırsız diyara, üzüntünün ötesine giderler. Mükemmelliği arayanlar, gece gündüz arzularını yenmeyi öğrenmeli. Eski bir deyiştir. "Sessiz kalırsan ayıplarlar, çok konuşursan ayıplarlar, az konuşursan ayıplarlar." Ne yaparsan yap seni yine ayıplarlar, çünkü dünya her zaman övmek ve ayıplamak için bir neden bulur. Ancak kim ayıplayabilir, tüm dünya üzerine güneş gibi açan, onurlu ve dürüst, bilge ve akıllı altın gibi parlayan bir insanı? Aydınlanmış bir insandır sözlerine, düşüncelerine ve zihnine hakim olan. İşte onlar gerçekten aydınlanmayı hak ederler.”


“Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur, düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler."


“Bir şeye sırf kulaktan duydunuz diye körü körüne inanmayın, birkaç kuşaktan beri itibar görüyorlar diye, geleneklerin de doğru olduğuna inanmayın. Sırf hocalarınızın ya da rahiplerin otoritesine dayanıyor diye hiçbir şeye inanmayın. Ancak bizzat hissettiğiniz, denediğiniz ve doğru olarak kabul ettiğiniz, kendinizin ve başkalarının hayrına olan şeylere inanın ve tutumunuzu onlara uydurun.”


“İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir. Bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir. İnsanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir. Sonuçta bütün bu doymak bilmez arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum nirvana olarak adlandırılır. Bencillik ve isteklerden kaçışın yöntemi, "Sekiz Katlı Asil Yol" diye adlandırılır: Doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru hareket, doğru geçim kaynağı, doğru çaba, doğru düşünme ve doğru meditasyon.”

Buddha


Sevgi ve huzurla…

16 Ağustos 2015 Pazar

TEŞEKKÜR VE ÖZÜR

Ortak sorulara (“Mesajımı almadınız mı?”, “Yazdıklarımı okumadınız mı?”, “Aradım açmadınız.”, “Kitabınız var mı?”, “Kitap ne zaman çıkacak?”, “Acil cevap bekliyorum.”) ve benimle sadece duygusunu paylaşanlar için cevap.

Yazdıklarım, paylaşımlarım, çalışmalarım için vermiş olduğunuz tüm geri bildirimler ve güzel sözler için sonsuz teşekkür ederim. Hissettiğini, düşündüğünü açık yüreklilikle bana bildiren siz harika insanlar, iyi ki varsınız. Sayenizde hem varoluş amacımda güven ve huzurla yürüyor hem de daha iyi ve faydalı şeyler yapmak için motive oluyorum. Bilmelisiniz ki bana attığınız her mesaja, elektronik postaya ve aramaya cevap vermeye çalışıyorum. Bana yazdığınız her şeyi okuyorum. Hak vereceğiniz gibi bilgim, algım, gücüm yettiğince “var olan” için elimden geleni yapmak istesem de benim de insan oluşumdan kaynaklı yetişemediğim durumlar olabiliyor. Bazen iş yoğunluğundan bazen kendi yaşantımın akışından geç cevap verebiliyorum. Anlayış göstererek beklediğiniz için çok teşekkür ederim ve bu gecikmelerden dolayı özür dilerim. Sizden ricam bu durumu kişisel algılamamanız.

Kitabımı soranlar için, biraz daha hız vermiş olsamda hala hazırlık aşamasındayım. Çıkar çıkmaz bu güzel gelişmeyi hepinizle paylaşacağıma emin olun J. İlahi güçten, en doğru zamanda benim ve bütünün hayrına olacak şekilde raflarda ve sizin kitaplıklarınızda yerini almasını dilerim.

Kitap çıkana kadar yazılarımı 8/9 Kişisel Gelişim Merkezi facebook sayfasından, 8/9 Kişisel Gelişim Merkezi blog sayfamdan ve Yerel Güç gazetesinde her perşembe yerimi aldığım köşemden, paylaşımlar için sadeceaysen adıyla instagramdan, ayşen akbulut adıyla twitterdan takip edebilirsiniz.

Yolumu sizlerle kesiştirene hamd olsun. Güzelliklerle her zaman yaşantımda olun.


Sevgi ve huzurla kalın.

5 Ağustos 2015 Çarşamba

HAYATIMIZDAKİ RİTİMLER 4

Artık ritimleri, periyotlarını, pozitif ve negatif devrelerde neler olduğunu biliyorsunuz. Biyoritimlerinizi takip etmek uzun vade de size birçok kazanç sağlar. Yapacağınız iş görüşmeleri, gireceğiniz sınavlar, yapılacak önemli konuşmalar, yeni girişimler ritimlerinizdeki pozitif günlerde yaptığınızda sonuç size fayda sağlayacaktır. Bir öğretmen pozitif ve negatif dönemine dikkat ederek öğrencilerine daha verimli olabilir. Okul çağınızdaki çocuklarda da zihinsel ve ruhsal ritimde negatif devredeyse yeni bir ders öğrenmesi ona işkence haline gelecektir (zaten büyük ihtimal bu dönemde öğrenmekte güçlük çekecektir). Bu durumda çocuğunuzun üzerine fazla gitmemek hem ilişkinizi zedelemez hem de çocuğunuzun öğrenemeye olan ilgisini köreltmez. Özellikle öğrenme güçlüğü çeken kişilerde bu dönemleri takip etmek kişiye inanılmaz kolaylık sağlayacaktır.

Biyoritminizi ilişkinizde bilmeniz ise birçok gereksiz tartışmayı ve yanlış anlaşılmayı önleyebilir. Eğer partnerinizin ritmini de biliyorsanız negatif devrelerde gereksiz alınganlıklar ve kırılmalarda ortadan kalkacaktır. Partnerinizle ritimleriniz uyumlu ise bu zaten bir avantajdır fakat aynı olmaması da bir dezavantaj olarak görülmemelidir. Her durumda olumlu bakmayı bilmemiz bize güzellik getireceğinden böyle ilişkilerde eşlerden biri negatifken, diğer pozitif olan gereksiz beklenti içine girmeyip anlayış göstererek yükselmesine ya da negatif dönemi daha rahat geçirmesine yardımcı olur. Böylece iki kişi için yaşam daha kolay ve anlaşılır yaşanabilir. Aklınızda bulunsun ilişkiyi bitiren en önemli şey yetersiz anlayıştır.

Eğer önemli durumlarda tarihleri belirlemek sizin elinizdeyse her zaman ilgili ritminizin pozitif devresine denk getirin. Eğer tarihleri belirlemek elinizde değilse kendinizi rahatlatarak, biraz daha özen ve çaba göstererek bu durumu pozitife döndürebilirsiniz.

Her kişinin ritim düzeni kendine hastır asla genelleme yapılamaz. Bu yüzden biyoritminizde size iyi gelen bir şey başka birine iyi gelmeyebilir. Kimseye bu konuda baskı yapmayın.

Son bir uyarı, ritimlerdeki negatif dönemler asla bir mazeret veya özür bahanesi değildir. O yüzden olumsuz bir şey yaptığınızda “ama ben şu ritmimin negatif devresindeydim, ondan böyle davrandım.” gibi bahanelerle yaptıklarınızın sorumluluğunu ritimlerin bu devresine atmayın. Sistemde iyi veya kötü yoktur. İyi veya kötü diye etiketleyen sadece sizin değerlendirme şeklinizdir. Sistemdeki tüm düzen insanların hayatlarını kolaylaştırmak için yaratılmıştır. Bu yasaların ve düzenlerin her iki yönünü bilerek her şekilde onları olumlu kullanmak özgür irademiz sayesinde elimizdedir.

Sevgi ve huzurla kalın.                      


3 Ağustos 2015 Pazartesi

HAYATIMIZDAKİ RİTİMLER 3

Biyoritmler yaşantımızın her alanını etkilediğinden, kişinin hangi ritminin hangi devresinde (hatta gününde) olduğunu bilmesi kişiye hem kısa hem de uzun vadede kazanç sağlar. Doğduğunuz günden bu yana ritminizi hesaplayamamış olsanız bile ritimleri ve periyotlarını öğrendiğinizde kendi grafiğinizi kendiniz çıkarabilirsiniz. Hiçbir program ya da hesap makinesi bilinçaltınızdan daha güvenilir değildir.

Bedensel Ritim (23 Günlük Periyot): Bizim her türlü fiziki hareketlerimizi etkiler. Bedensel ritmi; sporcu, masör, dansçı, inşaat ustası vs. gibi bedenlerini kullanarak mesleklerini yapan kişiler daha çok hissederler. Bu yüzden bedensel ritimlerini bilmek onlar için daha çok önem kazanır.

Pozitif devresinde; insan kendini çok daha sağlıklı, kuvvetli, canlı hisseder. Beden kullanması gereken işleri çok daha rahatlıkla yapabilir.

Negatif devrede; beden hassaslaşır, sağlıksız, kuvvetsiz ve cansız hissedilir.  Hasta olmaya daha meyilli olunur. Bedende sinir, kas ve eklemler daha çok zorlanır.

Negatif devreyi rahat geçirebilmek için, son iki günü dinlenmek, bedeninizi yoracak ağır hareketlerden biraz kaçınmak kendinizi toparlamak için iyi gelecektir. Bu dönemde zorlanma daha çok olduğundan bedensel işleri yaparken sık sık dinlenmek gerekir. 

Ruhsal Ritim (28 Günlük Periyot): Bizim her türlü duygumuzu, içsel ve dışsal algılama, iletişim, sezinleme gücümüzü ve yaratıcılığımızı etkiler. Ruhsal ritmi; eğitimci, doktor, müşteri temsilcisi, satış elemanı, garson vs. gibi mesleklerini insanlarla ilgilenerek yapan kişiler daha çok hissederler. Bu yüzden ruhsal (duygusal) ritimlerini bilmek onlar için daha çok önem kazanır.

Pozitif devresinde; iletişim, bilgi aktarımı ve şifa konusunda performans çok yüksektir. Her duruma olumlu açıdan bakılır. Daha coşkulu, neşeli ve yaşama sevinci dolu olunur. Olumlu düşünmenin etkisi ile çok iyi şeyler yapılır.

Negatif devrede; kaoslar, ruhsal çatışmalar, durduk yere kendini yiyip bitirmeler baş gösterir. Bu devrede yaşanılan can sıkıcı durumlar daha zor hazmedilir. Korku, panik, endişe insanı daha hızlı sarar. Hayatlarında hep suçlayacak bir şeyler bularak yaşayanlar bu dönemde daha kurban psikolojisine girerler.

Negatif devreyi daha rahat geçirebilmek için, bu sürecin geçeceğini bilerek kendinizi rahatlatacak, gevşetecek şeyler yapmak iyi gelir. Tabii bunun için kendinizi her zamankinden biraz daha zorlamanız gerekecektir.

Zihinsel Ritim (33 Günlük Periyot): Bizim her türlü planlı çalışmamızı ve kafa gücüyle yaptığımız şeyleri, mantık, anlama ve öğrenme yeteneği, muhakeme gücümüzü etkiler. Zihinsel ritmi; mesleği branş hocalığı, konuşmacı, siyasetçi, yazar, muhasebeci ve gazeteci vs. olanlar daha çok hissederler. Bu yüzden zihinsel ritimlerini bilmek onlar için daha çok önem kazanır.

Pozitif devrede; her türlü bilgi çok daha kolay öğrenilir ve aktarılır. Anlama ve karar verme, eyleme geçme çok üst seviyelerdedir. Dikkati toplamak daha kolaydır.

Negatif devrede; hata yapmak daha kolaydır. Konsantrasyon güçlüğü çekilir. Öğrenme ve karar verme isteği azalır.

Negatif devreyi daha rahat geçirebilmek için, ayrıntılı ve yoğunlaşma gerektiren şeylerden biraz kaçının. Yeni bir ders öğrenmeniz gerekiyorsa iki hafta erteleyin. Hata yapabilirliğinizi kabul edin ki kendinizi boşuna paralamış olmayın.


Sevgi ve huzurla kalın.