30 Ocak 2015 Cuma

MUSMUTLU İLİŞKİLER İÇİN ÖNERİLER


           
     Aşk, (hayatta insanın başına bir kere gelir yalanını bir kenara bırakırsak) her zaman, her yaşta yaşanabilen büyülü bir duygudur. İnsanda sonsuza kadar sürecek, ayakları hiç yere basmayacak duygusunu uyandırır.

Bir aşkın sonsuza dek sürmesi bana kalırsa mümkün değil. Çünkü insan yaşamı boyunca bir değişim içinde. Alınan ya da alınmayan dersler, değişen beklentiler ve çevre koşulları, kendini keşifler bizi sürekli yeni bir insan olmak zorunda bırakır ki doğru olan da budur. Zaten istese de sonsuza kadar süremez çünkü aşk kimyası altı ya da sekiz ay sonra başlangıç noktasına geri döner. Bu hal kimseyi üzmesin. Eğer yaşanılan duygu sağlam zemin üzerine kurulmuşsa yerini güvene, huzura, elmanın iki yarısına, saf sevgiye bırakır, yani başka güzel bir enerjiye dönüşür. 

Genelde yeni ilişkimize; içine, geçmiş ilişkilerin acılarını, hayal kırıklıklarını ve beklentilerimizi de koyduğumuz bir bavulla gideriz. Her ilişki aynı niyetlerle ve umutlarla başlar. Özümüzde bulunan sevme/sevilme ihtiyacı bazen başlarken bazen de ilerleyen süreçte bilinç düzeyinde egosal rekabetlere, kişisel savaşlara ve sahip olma duygusuna dönüşür. Biz daha kendimizi tanımıyorken karşımızdakinin bizi çözmesini ve aslında bizim bile bilmediklerimizi bilip yapmasını bekleriz. Bunlar olmayınca samimiyetle konuşup sınırlarımızı ve isteklerimizi dile getirmek yerine kırılır, üzülür ya da inatlaşırız. Zaten ilişkiye sevmek için değil sevilmek için başlarız. O yüzden Leyla ile Mecnun hikâyeleri gerçekte birer Behlül ile Bihter aşkına(!) döner. 

Bugünkü yazımı yalan aşklar üzerine yazma niyetinde değilim. Aksine güzel bir duygu yakalamış iki insanın bunu en güzel şekilde nasıl devam ettirebileceği ile ilgili minik önerilerde bulunmak istiyorum.

İlişkilerde yapılan en büyük hata karşı cinsi kendimiz gibi görmektir. Oysa iki cins birbirinden çok farklı bir yaradılışa sahiptir. Eril enerji (erkek) daha mantıksal, sonuç odaklı, net ve verme odaklı yaratılmış; dişil enerji (kadın) daha sezgisel, analitik düşünce, duygusal ve alma odaklı yaratılmıştır. Dolayısıyla algılama ve gösterme biçimleri birbirinden çok farklıdır. Bu yüzden önce kendimizin sonra karşı cinsin algılama ve gösterme biçimini aynı zamanda bilinçaltı dilini öğrenmek gerekir. Bu başlı başına bir eğitim ve öğrenme sürecidir. Yine de size genel önerilerde bulunabilirim.

- Kendinize ve partnerinize özel yaşam alanı bırakın. Siz duygusal bir ilişki yaşıyorsunuz, sahip-köle ilişkisi değil.

-  Kişisel bakımınıza her zaman özen gösterin. Öyle pahalı şeylerden bahsetmiyorum. Duşunuzu alın, saçınızı tarayın, evin içinde dilenci gibi gezmeyin.

- Yemek yemeden önce ve yemek sırasında sorunlarınızdan ve can sıkıcı konulardan bahsetmeyin. 

- Karşılıklı sohbet edin. “Biz sohbet edemiyoruz” diyorsanız beklide sohbet etmeyi bilmiyorsunuzdur.       Kendinize dürüst olun, bir bilene sorun, bilmiyorsanız öğrenin.

- Herkesin bazen yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacı hemen olumsuz durumlara yormayın.             Partneriniz bu ihtiyacını giderirken onu kapının önünde beklemeyin, siz de kendinize uğraşlar bulun.

- İlişkinizde "ben" den çok "biz"e yer verin.

- İki ayrı cins olduğunuzu ve farklı yaradılışlara sahip olduğunuzu daima hatırlayın.

- Sağlıklı bir ilişki için ne zaman “sen, ben ve biz” denilmelidir öğrenin.

- Her zaman dürüst olun. Yalan kısa vadede durumu kurtarmış gibi gözükse de söyleyeceğiniz hiçbir       gerçek yalan kadar insanın canını acıtmaz.

- Hislerinizi, isteklerinizi basit, kısa ve net cümlelerle ifade edin. İmalardan, laf sokmalardan kaçının.

- Partnerinize zarar vermeden sınırlarınızı belirleyin. Ne zaman “Evet” ne zaman “Hayır” diyeceğinizi       bilin. Bu sizin de duygusal ve fiziki yönden zarar görmenizi engeller. 

- Güzel bir ilişki için uyum önemlidir. Uyumlu olmakla başkalaşmayı birbirine karıştırmayın.

- Eğer kızgın, kırgın ya da alıngan bir duygudaysanız partnerinize, size biraz izin vermesini rica ederek başka bir odaya geçin. Sakinleştiğinize kanaat getirdiğinizde konuşmak için geri dönün ve her duygunuzu olumlu cümlelerle, doğru ifade edin. Sakin olup olmadığınıza emin değilseniz konuşmak için ertesi günü bekleyin.

- Konuşma esnasında asla suçlayıcı, eleştirici ve kışkırtıcı ifadeler kullanmayın. Hatırlayın ilişkinizi           yıkmak değil kendi duygunuzu ifade etmek istiyorsunuz.

- Teşekkür etmekten ve özür dilemekten kaçmayın. Partnerinize günde en az bir kere teşekkür edin          (teşekkür edecek ne kadar çok şey olduğuna hayret edeceksiniz).

- Eşinizi daha çok desteklemeye ve kendinizi daha az savunmaya çalışın. 

- Herkesin temsil sistemine göre sevgisini gösterme şekli farklıdır. Kendi temsil sisteminize göre değil partnerinizin temsil sistemine göre sizi sevip sevmediğini değerlendirin.

- Eleştirmek için değil takdir etmek için fırsat kollayın. Bunun için  Nobel Ödülü almasını beklemeyin.

- Çöpü döktüğü için erkeğini takdir eden kadın ya da kirli çamaşırını yıkadığı için kadını takdir eden erkekler haline gelin. Yaşam küçük şeylerden oluşur unutmayın.

- Ona çok kızgınsınız ve karşı karşıya geleceksiniz. Hemen onun en sevdiğiniz huylarını ya da birlikte geçirdiğiniz güzel bir anı düşünün. Gülümsemek yapıcı, çatık kaşlar yıkıcıdır.  

- Yaşadığınız duygusal anları onunla paylaşmaktan çekinmeyin. Kızgınsanız, kırıldıysanız ya da bir süre yalnızlığa ihtiyacınız varsa bunu kendinize saklamayın, doğru kelimelerle bunu ona anlatın.

Her zaman şunu hatırlayın, siz farklı kişiliklersiniz. Önemli olan ilişkinizde orta yolu bulabilmek. Niyetiniz sağlıklı bir ilişki kurmaksa beden dilinizle sözlerinizin uyum içinde olması ve yaşadığınız negatif duyguları pozitif şekilde ifade etmeniz gerekir. Herkesin sevgiye ve şefkate ihtiyacı vardır ve bunu anlatma şekli farklıdır. Bu farklılıkları öğrenip birbirinizin dilinden konuşmaya çalışın. Kimseyi değiştirmek için uğraşmayın. Bu boşa çaba ne sizi ne ilişkiyi hiçbir yere taşımaz. Onu ya olduğu gibi kabul edin ya da yol verin. Yapıcı bir ilişki için sevmediğiniz şeylere takılıp kalmak yerine sevdiğiniz şeylere odaklanın.

            Sevgi ve huzurla...


28 Ocak 2015 Çarşamba

HEDEFE VARMAK İÇİN ÖNCE İPLERİ ÇÖZMEK GEREK



Önce hedefler koyuyoruz, hayaller kuruyoruz. Sonra bunları bahane denilen halatlarla sımsıkı bağlıyoruz. Sonuç istediğimiz gibi olmadığında ise hatayı nerede yaptığımızı sorgulamak yerine, sonuca takılarak suçu başka başka şeylere atıyoruz. Tıpkı aşağıdaki hikâyede geçen araştırmacı öğrenci gibi. Ben bu hikâyeyi hep başka konuları örneklemek için dinledim ya da okudum. Oysa bana her zaman sonuçlara yüklediğimiz yanlış anlamları hatırlatır. Sonuç ne olursa olsun ilk yapmamız gereken izlediğimiz yolu gözden geçirip hangi eylemlerimizin ayağını bağladığımızın farkına varmaktır.

Araştırmacı bir öğrencinin fareler ve labirentlerle yaptığı deneylerle ilgili bir hikâye vardır. Bu klasik projede öğrenci farenin belirli durumlarda labirentte yolunu bulması için geçen süreyi ölçer.

            Öncelikle öğrenci herhangi bir değişiklik yapmadan fareyi labirentte 3 kez dolaştırır. Sonuçlar iyidir, öğrenci farenin herhangi bir teşvik olmadan labirentte yeniden dolaşmak istediği zamanlar ve heyecanıyla ilgili notlar alır.

İkinci aşama için farenin bacaklarından biri bağlanır ve labirentte geçen süre ölçülür. Öğrenci not defterine, "Fare motiveydi, koşu süresi ilk süreye göre artmıştır. Fare düşüncelidir." diye not alır.

Üçüncü deneyde farenin iki bacağı bağlanır ve labirentte koşusu için deney başlatılır. Fare labirentte kendini sürüklemek zorunda olmasına rağmen, görev başarıyla gerçekleştirilir. Not defterine, "Fare yavaşladı. Görevi tamamlayabilmesi için fiziksel motivasyona ihtiyaç var." yazılır.

Dördüncü ve son deneyde tüm bacaklar birbirine bağlanır. Fare labirentin giriş bölümüne yerleştirilir, öğrenci fareye :

―Başla! der ve minicik bir iter. Hiç bir şey olmaz.

Biraz daha yüksek sesle:

 ―Başla! der ve iter. Hiçbir şey olmaz.

Nihayet öğrenci olabildiğince yüksek sesle bağırır.

―Başla aptal fare! Ve daha hızlı iter ancak hiç bir şey olmaz.

Öğrenci not defterine, "Dört bacağı da birbirine bağlandığında fare sağır oluyor.”  yazar.


Sevgi ve huzurla...

13 Ocak 2015 Salı

KENDİNE ZAMAN AYIR

     Günün stresine, telaşına bir de geçmişin pişmanlıkları, geleceğin endişesi eklenince ruhumuzdaki, bedenimizdeki yük giderek ağırlaşır. Acılar, kayıplar, bilinmeyenler, korkular bizi hep bir çıkmaza sokar. Ruhsal, duygusal ve fiziksel sağlığımızı koruyabilmemiz için kendimize zaman ayırmamız oldukça önemlidir. Kendinize ayıracağınız bu sürelerin etkilerini çok kısa zamanda fark edeceksiniz. 

     Birçoğu kendine zaman ayırmayı paraya bağlar. Elbette maddi olanaklar seçenekleri çoğaltır. Ben o yüzden özellikle bedava olanları seçtim. Aslında çok fazla yöntem var yeter ki yapmak isteyelim. Ben örnek olması açısından (tabi bir de yerim açısından :) ) birkaç öneride bulunacağım. Belki de sizde küçük bir kıvılcım çakılmasına sebep olur ve siz kendiniz için en doğru rahatlama (ara verme) şeklinizi bulursunuz.

     - Dua: Kelime olarak, çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek manasına gelir. Ben Yaradan’la direk konuşanlardanım. Tüm samimiyetimle, istediğim zaman istediğim pozisyonda bir dostla konuşur gibi konuşurum. Zira en büyük dostumun o olduğu bilirim. Siz de içinize en sinen hazırlıkla, istediğiniz gibi seslenin. 

     - Şükür (Teşekkür): Gün içinde verdiğiniz kısa aralarda yaşamınızdaki iyi şeyler için şükredin. Şükür etmeye başladığınızda göreceksiniz ki içinizi bir huzur, yüzünüzü bir tebessüm sarıyor. Burada belirtmek istediğim basma kalıp değil farkında olarak şükretmek.

     - Meditasyon (Derin Düşünme): Telkin meditasyonlarının dışında, meditasyon da aslında Yaradan’la iletişim ve iç rahatlama için en etkili yollardan biridir. Günde 5 dk. verdiğiniz aralarda nefesinizi alıp verişinizi takip etmek bile bir meditasyon şeklidir.

     - Doğada yürümek: Yürüyüş zihni sakinleştirmek için en etkili yollardan biri. İster grup halinde doğa yürüyüşleri yapın isterseniz tek başınıza sadece yürüyün hiç fark etmez. Gevşeyip, rahatladığınızı göreceksiniz.

     - Evrenin güzelliklerini seyretmek: Bu aslında tamamen sizin güzellikten ne anladığınıza ve elbette yüreğinizde ne kadar sevgi olduğuna bağlı. Denizi, gökyüzünü, kuşların uçmasını seyredebileceğiniz gibi daha birçok güzellik keşfetmek sizin elinizde.

     - Sevdiğiniz bir şeye dokunmak: Bu da aslında bir üst maddeyle aynı içerikte. Bir hayvana da dokunabilirsiniz sevdiğiniz bir kişiye de. Burada önemli olan bunu bir görev olarak değil yaşamda kendinize küçük bir es vererek, hissederek yapmanızdır.

     - Hayal etmek: Gözlerinizi kapatın, ister derin bir sessizlikte isterseniz soft bir müzik eşliğinde bir hayalinizi sanki olmuşcasına düşleyin.

     - Herhangi Bir Kurs / Ders: İster dans ister satranç isterseniz felsefe. Yeterki sizin istediğiniz bir kurs /ders olsun.

     - Film, Müzik, Resim, Kitap, El İşi,: Uzun zamandır izlenmeyi bekleyen bir film, boyanmayı bekleyen bir tual vardır ya da siz kendiniz için soğuk kış günlerinde kullanmak üzere bir bere örmek isteyebilirsiniz. Belki de hiçbir şey yapmadan kendinizi sadece melodiye bırakmak istersiniz.

     - Sevdiklerinizle Sohbet / Zaman Ayırma: Tadına doyulmaz, değerine fiyat biçilmez. En sevdiklerimden :) 

     Lütfen zamanım yok demeyin. Siz bilinçli, keyifli aralar vermezseniz sistem sizi daha keyifsiz ve zorunlu aralar vermek zorunda bırakır (hastalık gibi). Her zaman ne kadar değerli olduğunuzu hatırlayın. Siz olmasaydınız bu kainat eksik olurdu.

     Sevgi ve huzurla...

7 Ocak 2015 Çarşamba

YENİ YILINIZ KUTLU, MUTLU, KUTLU OLSUN



Hadi bakalıııım göz açıp kapayana kadar koca bir yıl daha geçti. Dilerim bu ve bundan sonraki güzel yılların başlangıcı olan bir yıl olmuştur. Sınavlar verilmiş, geçmişten ders alınmış, gitmesi gerekenler gönderilmiş, yeni ve güzele yer açılmıştır. Bunlar henüz yapılmamışsa "hiçbir şey için geç değildir" diyerek  hemen yapılmaya başlanılması ivedilikle tavsiye edilir.

2015 için ilerleme senesi deniyor. Bir defter, kalem alın ve sakince yeni olumlu isteklerinizi yazın. Defterin bir bölümüne de yeni kararlar listesi yapın. Karar vermek size yeni bir bakış açısı kazandırarak hedeflerinize ulaşmanızı kolaylaştırır. Her ne yapıyorsanız küçük adımlardan başlayın. Küçük adımlar sizi yormaz ve hedefinize ulaşmanız için daha fazla enerjiyi size bırakır. İşte size kararlar listesi için birkaç örnek. 

1-  İşe affetmekle başlayın. Başta kendiniz olmak üzere geçmişte kiminle, ne problem yaşadıysanız affedin. Affetmek karşımızdakine "sen haklısın" demek değildir, unutmayın. Tüm negatif ağırlıklardan arının ki yeni ve güzele yer açılsın. 

2- Yarım işlerinizi tamamlayın. Askıda kalan ilişkiler, tamamlanmamış projeler, yarım kalmış sohbetler belki kitaplar, netleşmeyi bekleyen kararlar. Bitirmelisiniz ki yenisine yer açılsın. 

3- Kendinizi bulmayı keyifli bir oyun haline getirin. Yaşadığınız hiçbir zorluk sizin düşmanınız değil. Size sadece bir şey öğretmeye çalışıyorlar. Direnmeyi bırakıp en kolay yoldan öğrenmeyi seçin. Bu arada kendinizi keşfetmenin de tadını çıkarın. 

4-  Sohbet ederken sadece karşınızdaki kişiye odaklanın. Cep telefonlarını bir kenara bırakın. Televizyon açıksa kapatın. Ya elinizdeki işi bitirip öyle sohbet edin ya da elinizdeki işe sonra devam edin. Başka bir şeyle ilgilenirken "anlat ben bir yandan seni dinliyorum" demek, senden daha önemli şeylerim var mesajını verir. Hatırlayın bilinçaltı sözlere değil davranışlara bakar.

5- Özel hayatınızı başkalarının ağzına sakız yapmayın. Özeliniz konuştukça değersizleşir. Özellikle iyi veya kötü cinsel hayatınızı ulu orta dillendirmeyin. 

6- Bol su için ve meyve yemeyi alışkanlık edinin.
7- Yeni yerler keşfedin. Durumunuza göre bu yeni bir ülke de olabilir yeni bir lokanta da. Önemli olan keşfetmek.
8- Bir kumbara edinin. Para biriktirdiğinizi görmek kıtlık kaydınızı kırıp yerine bolluk ve bereket kaydını oluşturmanıza yardımcı olur. Parayı lütfen "kötü gün parası" değil "iyi gün parası" diyerek biriktirin. Biriken parayla kendinize bir gezi veya hediye alın ki olumlu bir kaydınız oluşsun. 

10- Manevi duygulara önem verin. Koşuştururken sevdiklerinizi unutmayın. 

 11- Bol bol şükredin. 

12- Gülümseyin. Gülümsemek size de karşınızdaki insana da iyi gelir. 

13- Evinizde huzurlu ve keyifli ortamlar oluşturmanın yollarını bulun. Evde mutlu olamayan elde mutlu olamaz, unutmayın.

14- Başkalarının hayatlarını kolaylaştırmaya çalışırken kendi hayatınızdan olmayın. Hayatınızın merkezinde kalın. 

 15- Göze girmek için yanlışlarına doğru demeyin. Olmadığınız biri gibi davranmayın.

Bu seneniz çoook güzel geçsin, Size mucizeler getirsin. 

Sevgi ve huzurla...