28 Mayıs 2014 Çarşamba

ETERİK KORDONLAR

Mutlaka sizin başınıza da geliyordur. Hani bazen bir arkadaşınızla dertleşirsiniz o anlatır ve sohbetin sonunda rahatlarken sizi bir sıkıntı basar ya da siz o gün çok neşeliyken bir eleştiri tüm gününüzü mutsuz geçirmenize sebep olur. Bazen de çok güzel olduğunuz bir gün her şey gayet yolundayken enerjiniz düşer ve bunun sebebini bir türlü bulamazsınız (büyük bir olasılıkla nazar değmiştir); işte bu ve bunun gibi bir çok  durumun sebebi eterik kordonlardır.

Bizler sadece fiziksel bedenlerimizden ibaret değiliz. Vücudumuzun birkaç santim üzerinde enerji alanlarımız vardır. Bu tıpkı ikinci bir beden gibi etrafımızı sarar. Bu alanda bulunan enerji kişiye özgüdür. Herkesin enerji alanı kendi duygu,düşünce ve yaşam şekline göre biçimlenir. İnsanlarla ilişki kurmaya başladığımız andan itibaren birbirimizle aramızda enerji bağları oluştururuz. Bunlar görünmez bağlardır ve bazen kanca olarak da adlandırılırlar. Ben bunları anne ve bebek arasındaki kordonun görünmez hali olarak tanımlıyorum. Bu kordonlar sayesinde birbirimize iyi veya kötü enerjilerimizi geçiririz başka bir tanımla enerjisel olarak iyi veya kötü beslenir/besleriz. Bu beslenmenin gerçekleşmesi için o kişiyle ille de fiziki temas içerisinde olmamız gerekmez. İster düşüncesel olsun ister fiziki bu kordonlar her zaman iki kişi arasındaki enerjisel geçişi sağlar. Aslında bir çok enerji akışı halleri vardır. Bu bağlar oluşmaya başladıktan sonra kişilerin duyguları, düşünceleri birbirine akmaya başlar. Enerji alanları korkuları, yaşam derslerini, bilinçaltı kalıplarını, yaşam sevincini, olumlu ve olumsuz  duyguları barındırır. Kısaca bu gürünmez kordonlar sayesinde birbirimize sevgimizi ve sevgisizliğimizi aktarırız. Ve bilinç olarak çoğu kez bunun farkında olmayız. Karşı taraftan bize olumlu enerji akışları geçtiğinde enerji alanımız zenginleşir böyece ‘bilinçaltı korkularımız’dan biri olan ‘başkaları tarafından onaylanma’ ihtiyacımız karşılanmış olur ve değersizlik duygumuz yok olur. Daha dengeli bir insan haline geliriz. Aslında insanlar bu dengeyi kendi başlarına kurabilmeyi öğrenmek zorundadırlar aksi takdirde kişi ‘insan bağımlılığı’ oluşturur (evet iyi olana da bağımlılık yaratırız). Kişi bunu öğrenmezse dışarıdan sürekli bir desteklenme ihtiyacı doğurur. Bunu yapmadıkları zaman öfkelenir, sinirlenir hatta çoğu zaman kırılırız. Bazen karşı taraftan sırf bu enerjiyi alabilmek için küçük oyunlar oynarız.

Kendi enerji alanımızı korumadan karşımızdaki kişileri pozitif enerji ile beslersek bizim enerjimiz düşerken karşı tarafın enerjisi yükselir ya da karşı tarafa negatif bir enerji aktardığımızda bizim enerjimiz yükselirken karşı tarafın enerjisi düşer. Çünkü bu bağlar çift uçludur bir tarafın enerjisi yükselirken diğer tarafın enerjinin düşmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden enerji alanlarımızı korumayı öğrenmek bizim faydamıza olur. Size “kimseyle dertleşmeyin” ya da “güzel sözler söylemeyin” demiyorum sadece kendinizi ve karşınızdakini korumayı öğrenin. Daha sonraki yazılarımda enerji alanımızın maruz kaldığı/bıraktığı durumları ayrıntıları ile sırasıyla yazacağım. Bu günlük yazımı ufak ama etkili ipuçları ile bitiriyorum.

Size güzel bir şey söylendiği zaman mutlaka ‘teşekkür’ edin. Bu kendinizi güzel olan şeylere açmanızı aynı zamanda karşınızdaki kişinin enerjisini emmenizi engeller. Biri size duymaktan hoşlanmadığınız bir şey söylediğinde ise “bu onun düşüncesi” deyin. Bu şekilde negatif enerjinin sizi etkilemesini ve karşı tarafın  da sizin enerjinizle beslenmesini engellemiş olursunuz.


Sevgi ve huzurla...

14 Mayıs 2014 Çarşamba

14.05.2014 DOLUNAY HAKKINDA


Bu akşam (14.05.2014 Çarşamba gecesi) 22:18’de Akrep burcunda Dolunay gerçekleşecek. Peki bu durum enerji ve ruhsallığımızla ne kadar ilgili? Ay enerjisel olarak duygularımızı temsil eder. Dolunay ayın en dolgun olduğu iki günlük zamandır. Bu zaman zarfında enerji çok yoğun olduğu için enerjisel olarak çalışmak çok uygun olur. Dolunay Yeniay’a göre daha dışa dönüktür bastırılmış duygular daha kolay yükselir. 28 günde bir gerçekleşen Dolunay’ın üzerimizde son derece etkili bir gücü vardır. Bu güç stres, asabiyet ve gerginlik enerjisinin artmasına sebep olacağı gibi cesaret enerjimizi de yükseltir. Ayrıca bu dönemde kabuslar, kazalar ve sakarlıklar artar. Ani başlangıçlar ve bitişler de daha çok bu döneme denk gelir. Bu yüzden Dolunay dönemi mümkün olduğunca sakin kalmaya çalışın ve stressiz, sakin ortamlarda bulunun. Mümkünse ilişkilerinizle ilgili kararlar almayın. Dolunay’da bedenimizde biriken toksinlerden daha kolay arındığımız için diyete başlamanız yararlı olabilir. Dolunay’da enerjinin en yoğun olduğu zaman ilk iki gündür. Dolunay’da ay hangi burçta ise o burça ait konularınıza çalışmanız daha etkili olur.
Bu iki günlük sürede:
-       Dolunay’da ay hangi burçta ise o burca ait konularınıza ve hastalıklarınıza şifa çalışmaları yapabilirsiniz (ilgili burcun konularında etkiyi iki katına çıkarır).
-       Dolunay dinlenme ve kendini dinleme zamanıdır. Mümkün olduğunca içinize dönün.
-       Az yemek yiyin, bol su için ve derin nefesler alıp verin.
-       Sabah bir fincan (kahvaltıdan önce) akşam bir fincan (yatmadan önce) günde iki fincan tarçın çayı içebilirsiniz.
-       Affetme meditasyonları yapabilirsiniz.
-       Özgürleşme ve olmasını istediğiniz şeylerle ilgili ritüeller yapabilirsiniz.

Dolunay ve affetme meditasyonunu aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.

http://akbulutaysen.blogspot.com.tr/2014/01/dolunay-meditasyonu.html

Dolunay Akrep Burcunda , Akrep Burcu İle İlgili Yapacağınız Çalışmalar:
Cinsellik, mahremiyet, cinsel organlar, idrar yollarında oluşan her türlü rahatsızlık ve sistemle ilgili konuları şifalandırmak için ritüeller, meditasyon, olumlama ve dua çalışmaları yapmanız bu Dolunay’da iki kat  etkili olacaktır.
Akrep burcundaki Dolunay için olumlamalar (seçtiğiniz olumlamayı/olumlamaları ay akrep burcunda iken her gün 21 kez tekrarlayın).

-İç gizemimle bütünleşmeyi seviyorum.
-Ruhumu seviyorum  ve ruhumla barış içinde yaşıyorum.
-Cinselliğimi seviyorum ve onaylıyorum.
-Cinselliğimi en iyi şekilde yaşamayı hak ediyorum.
- Bedenimi seviyorum.
- Benim ve eşimin bedeninin bütün parçalarını seviyorum ve kabul ediyorum.
- Kendimi seviyorum ve onaylıyorum.
- Kendime güveniyorum kendimle barış içindeyim.
- Güvenli insanları hayatıma çekiyorum.
- Ruhumun ihtiyaçlarını her an karşılıyorum.
- Değişime hazırım.
- Yaşamımda yalnızca neşe dolu deneyimler ve düşünceler yaratıyorum.
- Cinsel gücümü kolaylıkla ve zevkle ifade ediyorum.


Sevgi ve huzurla...

9 Mayıs 2014 Cuma

KUPA TERAPİSİ (CUPPİNG THERAPY/ HACAMAT)

“ Kendisiyle tedavi olduğunuz şeylerin şeylerin en hayırlısı sa’ut (burun damlası), HACAMAT (kan aldırma), ledüd (ağızdan damlatma) ve meşiyy (müshil içme)  dir. ” Hz. Muhammed SAV

Kupa Terapisi (Cupping Therapy) geleneksel adıyla Hacamat beş bin yıllık geçmişe sahip sağlık açısından önemli bir tedavi şeklidir. Kupa Terapisi İslamiyette de  önemli yer tutar. Müslümanlar için ayrıca önemli olmasının sebebi Hz. Muhammed tarafından bizzat uygulanmış ve tavsiye edilmiş olmasıdır. 5000 yıllık süreçte çeşitli medeniyetler tarafından kullanılmış günümüzde de çeşitli ülkeler tarafından kullanılan faydalı bir tedavi yöntemidir. İlk günlerinden bu güne uygulama için metal, bambu, boynuz, cam aletler kullanılırken günümüzde hijyen şartlarına uygun tek kullanımlık vakum cihazlarıyla yapılmaktadır. Bu aletler pratik ve vakum şiddetini kontrol etmek açısından daha kullanışlıdır. Kupa Terapisi akupunktur bölgelerindeki deri altı dokularında birikmiş, sinirleri tıkayan ve hastalıklara  neden olan pis kanın vakumlanarak vücuttan dışarı atılmasıdır. Kupa Terapisi ile kan dolaşımını etkileyen, yavaşlatan toksik maddeler temizlenerek damarlarda temiz kanın dolaşması böylece hastalıklı bölgenin iyileşmesi sağlanır. Kupa Terapisi dünyanın birçok ülkesinde yaygın ve hiçbir yan etkisi olmayan bir tedavi yöntemidir.

Kupa Terapisi tek kullanımlık kupalarla tedavi uygulanacak bölgeler vakumlanarak hem pis kanın bu bölgeye toplanması hem de o bölgenin uyuşması sağlanır. Vakumlanan bölgeye ince çizikler atılır ve bir kez daha vakumlanarak pis kan dışarı çıkarılır. İşlem esnasında ağrı ve acı hissedilmez.

Kupa Terapisinde iyileşme süreci hastalığın boyutuna bağlı olmakla birlikte ilk seansla beraber rahatlama hemen fark edilir. Kupa Terapisi müslümanlar tarafından sadece sünnet olduğu için uygulanabilirken hastalıklar içinde 70 derde şifa olduğu belirtilir. Bunlardan bazıları: Tansiyon, psikolojik hastalıklar, kronik yorgunluk, migren, kolestrol, astım, unutkanlık, uykusuzluk, adet düzensizliği, baş ağrısı, kireçlenme, kansızlık, romatizma, bel ve boyun fıtığı, egzama, kemik erimesi, hormonal bozukluklar, cilt hastalıkları, sırt ağrıları, huzursuz ayak sendromu, epilepsi, panik atak, diyabet, hemoroid.

                Kupa Terapisinin (Hacamat) Faydaları:
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
  • Kanı katılaştıran, dolaşımı bozan fazla asitler vücuttan atılır.
  • Metabolizmayı düzenler.
  • Kandaki gaz ve toksinleri atar.
  • Ödemleri çözer, ağrıları giderir.
  • Böbrek, idrar yolları, safra kesesi hastalıklarına iyi gelir.
  • Hastalıkları önler.
  • Kan üretimi ile ilgili görevli organları uyarır.
  • Beyin fonksiyonlarını canlandırır.
  • Baş ağrısına ve dönmesine, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesine, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş etleri ve burun hastalıklarına iyi gelir.
  • Unutkanlık, dikkat eksikliğini giderir. Hafızayı kuvvetlendirir.
  • Değişik nedenlerden dolayı vücudun belli noktalarında biriken toksinler dışarı atıldığından vücudun bio-elektirik enerjisi ve aurası yoğunlaşır.
  • Kılcal damarlardaki pis kan temizlendiği için organlar daha düzenli çalışır.
  • Sağ ve sol beyin lobları daha etkin ve dengeli kullanılmaya başlanır.
  • Beyinde daha çok endorfin salgılanmasını sağlar.
  • Vücuda canlılık ve enerji verdiğinden cilt ve vücut daha dinç görünür.