29 Ağustos 2014 Cuma

KARŞIMIZDAKİNİN GÖZÜNDEN BAKMAK

Onunla aranız açıldı. Siz haklı olduğunuzu düşünüyo; sizi anlamadığı için ona kızıyor, eleştiriyor, kırılıyor hatta küsüyorsunuz. Ya bu duruma siz sebep olduysanız? Herkesin algılama sistemi farklı olduğu için siz sadece kendi algınızla olayı değerlendiriyorsanız? Bununla ilgili güzel bir hikaye paylaşmadan önce biraz “empati”den bahsetmek istiyorum.

Empati (eşduyum); Latince’de "iç, içine, içinde" anlamına gelen ve "em" öneki ile Grekçe'deki "duygu, acı, ıstırap, algılama" anlamına gelen "patheia" sözcüğünden türetilmiştir. Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışları içselleştirerek anlamaya çalışmaktır. Empati yeteneğimiz doğuştan çok yüksektir ama ne yazık ki büyüdükçe kaybederiz. Empati yeteneğini tekrar kazanabilmek için öncelikle ön yargılarımızdan temizlenmemiz gerekir. Açık uçlu sorular sormak, acele kararlar vermemek, geçmişimizden ders almak, olayları akışa bırakmak, gözlem yeteneğimizi geliştirmek, karşımızdaki kişinin bulunduğu şartları ve büyüdüğü kültürü gözardı etmemek gerekir. Empati sayesinde; insan ilişkileri gelişir, insanlar arasındaki anlaşmazlıklar ve kavgalar azalır, üretkenlik ve huzur artar.

Gelelim hikayemize;
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından şikayet ediyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyor, eşinin bu konuda hiç oralı olmamasına içten içe kızıyormuş. Ona bunu nasıl anlatması  gerektiğini de bilmiyormuş. Bu durumu konuşmak için doktorunu aramış. Doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş.

“Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla sonra 20 adım, cevap alana kadar aynı şeyi tekrar et”.
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam doktorun söylediklerini yapmaya karar vermiş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Cevap yok. Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış:
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Gene cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş:
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Hala cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış:
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Gene cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş:
“Hayatım bu akşam yemekte ne var?”
Eşi cevap vermiş:
“Hayatım beşinci kez söylüyorum, tavuk”.
Belki de olaylar her zaman düşündüğümüz gibi değildir. Olayların sebebini biraz kendimizde arayıp bazen de duruma karşımızdaki kişinin gözlerinden bakalım. En önemlisi içimizde biriktirmeyip konuşalım. Kim bilir belki çok basit bir açıklaması vardır.
Sevgi ve huzurla...

0 yorum:

Yorum Gönder