Bir önceki
yazımda bilinçaltımızdaki minik sabotajcılardan bahsetmiş ve bunlarla yüzleşip
farkındalığımıza çıkarmazsak aşkı bulmamızın ve koruyabilmemizin biraz zor
olacağına değinmiştim. Bu yazımda sizi bu minik sabotajcılarla tanıştırmak
istiyorum ki farklarına çarçabuk varıp her daim tadı damağınızda aşklar
yaşayın.
1- Romantik Rüya (Mükemmel İnsanı
Bulacağım): İsterseniz bunun adına prensimi/prensesimi bulmak diyelim
isterseniz ruh eşimi bulmak sonuç aynı. Şu hayatta illa ki bir mükemmeli arama
derdindeyiz. İyi de kime göre neye göre mükemmel? Kaldı ki mesele mükemmeli
bulmak da değil, dengini bulmak aslında. Sürekli değişiyor ve gelişiyorken, her
gün bir yanımızı keşfediyorken neye göre belirliyoruz mükemmeli? Bir düşünün
bakalım on yıl önceki "mükemmel"inizle bugünkü aynı mı? (umarım
değildir)
Çocukluğumuzdan
itibaren prenses/prens masallarıyla büyütüldüğümüz için büyüyünce de bir
kahraman gelsin ve hayallerimizi gerçekleştirsin diye bekliyoruz. Bilinçaltında
bunun çevirisi "onu bulduğumda tüm sorunlarım çözülecek, acılarım ve
yalnızlığım bitecek" şeklinde olduğundan her yeni ilişkiye onu bulma
beklentisi içinde başlıyor sonra karşımızdakini tanıdıkça, beklentilerimiz
karşılanmadıkça çatışmalar ve hayal kırıklıkları yaşıyoruz. İçimizdeki sorunu
halletmek yerine karşımızdakini suçluyoruz.
Çözüm: Bay/Bayan mükemmeli aramaktan
vazgeçin. Önce siz, "Nasıl biriyle mutlu olurum?" sorusunun cevabını
bulun. Cevaplarınızı yanınıza alın ve bunları karşılayabileceğine inandığınız
kişilerle birlikte olmaya özen gösterin. Listenizdeki bir iki madde
gerçekleşmedi diye geri basıp gitmeyin. İlişkiler karşılıklı adımlarla
dengelenir önce bu adımları atın ve karşı tarafın ne yaptığına bakın. Önemli
olan birlikte şekillenebilmek. Pireyi deve yapmayın.
2- Reddetme ve Sahte Kendine Güven (Tek
Başıma Yapabilirim): Etrafınızda kendine yeten çok fazla insan görerek
büyüdüyseniz, kendine yetemediği için acı çeken biriyle ya da kendi kendinize
yeterek büyümek zorunda kaldıysanız oluşan bir kayıttır bu. İhtiyaç duymanın ne
demek olduğunu ve duyulan bu ihtiyacın nasıl isteneceğini öğrenmek uzun yıllar
alabilir. Bu durum bizim kırılganlıklarımızı tanıyıp, benimseyip, onarmamıza
engel olur. Bilinçaltında ise çevirisi "terk edilme korkusudur". Olur
da ilişki bitip baş başa kaldığımızda yaşayacağımız "Eyvah şimdi ne
yapacağım? Nasıl yapacağım?" korkularını yaşamamak için korkumuzun üstünü
örtme yöntemimizdir.
Çözüm: Kadın ve erkek arasındaki
yaradılış farklarını görmezden gelmeyin, bu farkların neler olduğunu öğrenin.
Yaradılışınıza göre davranın. İhtiyaçlarınızı belirleyip bunları reddetmek
yerine dile getirin. Aman ihtiyaç duymakla muhtaç olmayı birbirine
karıştırmayın.
3- Suçlama Bilinci (Bu Onun Suçu): Bu
sabotajcı her durumda hep başkalarını suçlar. Bu bize kendi
sorumluluklarımızdan kaçma fırsatı (!) verir. Daima karşı taraf suçludur. Oysaki
bu yaşananlar (kişi veya durum) bize sadece kendimizi tanımamız için ayna
tutar. Bu sabotajcıyı yenmek pek kolay değildir. Sahip olduğumuz yüksek egodan
dolayı kimse kendindeki hatayla, yanlışlıklarla ve eksikliklerle yüzleşmekten
hoşlanmaz. Sorumluluğu kabul etmek bize çok daha fazla acı vereceğinden
başkalarını suçlamak kolayımıza gelir.
Çözüm: Yaşadığımız her şeyin bizim
sorumluluğumuzda olduğunu anlayıp kabul etmek gerekir. Bizim dışımızdaki
şeylerin görevi bize sadece ayna tutmaktır. Suçlamayı bırakmak, sınırlar
çizmeyeceğiz anlamına gelmez. Bu yüzden suçlamayı bırakıp sınırlar çizin.
Yaralarımızla
yüzleşmek acı verdiğinden öğrenme süreci çokta kolay geçmeyecektir. Fakat
sistemde imkânsız yoktur. Biz dürüstçe kendi içimize yöneldikçe, samimiyetle
yüzleştikçe farkındalığımız da artacak iyileşme süreci de hız kazanacaktır.
Sevgi ve
huzurla...