“Eğer
yerçekimi evreni bir arada tutan zamk ise, denge onun sırlarını meydana çıkaran
anahtardır.” Dan MİLLMAN
Sistemde her şey denge halindedir. Aydınlıkla
- karanlık, soğukla – sıcaklık, hızla – yavaşlık, doğumla – ölüm, çalışkanlıkla
– tembellik, mütevazılıkla – narsistlik arasında bile iki zıt kutubun ortasında
birleşen bir denge merkezi bulunur. Sadece zıtlıklarda değil sistemde aklınıza
gelebilecek her şey kendi içinde bir denge üzerine kurulmuştur. Bir an için
doğadaki tek bir dengenin bozulduğunda neler olacağını tahayyül edebilir
misiniz? Mesela denizler buharlaşmasa? ya da biz uyuduğumuzda akciğerimiz de
uyuyup kalsa? İşte yaşam böyle bir mükemmel denge üzerine kurulmuştur. Evrenin
tüm dengesi Yaratıcı tarafından sağlansa da ne yazık ki biz insanoğlu Seçim
Yasası’nın kapsadığı Yaratıcı Seçim (cüz’i irade) ile Dünya’nın dengesini
bozmaya başladık.
Denge Yasası evrendeki tüm fiziki durumları kapsadığı gibi manevi
durumları da kapsar. Bedensel dengeden bilinçaltımız sorumludur. Fakat
eylemlerimiz ve eylemlerimizin sonucu olan yaşam tarzımızdan bilinçli
benliğimiz sorumludur.
Denge Yasası aşırı vermekle aşırı almak arasındaki dengeden
bahseder. Bu güne kadar gelmiş tüm öğretiler dengede kalmanın (orta yolun)
önemini vurgulamıştır.
Denge aşırı uçlardan kaçınmak değildir. Zaten öyle olsaydı yasa
kendi içinde çelişirdi. Denge Yasası aşırı uçları deneyimlemeyi de kapsar.
Burada önemli olan yine dengeyi korumaktır. Aksi takdirde yaşanılan her aşırı uçtan
bir süre sonra zıt tarafa geçmek kaçınılmazdır. Mesela bazen aşırı çalışıp
sonra aşırı dinlenebilirsiniz ve bunu eşit olarak yaptığınız sürece yine denge
merkezinize geri dönersiniz. Fakat aşırı çalışır ve dinlenmezseniz bir süre
sonra fizyolojik ya da ruhsal dengeniz şaşar (ki genelde ikisi aynı zamanda
yaşanır) kişi ağır hastalıklar yaşayarak
zorunlu bir dinlenme yaşamak zorunda kalır. Denge uzun ve sağlıklı bir hayatın
anahtarıdır.
Hepimizin yaradılış özelikleri ve ihtiyaçları farklı olduğundan birine
iyi gelen şey diğerine gelmeyebilir. Bu demektir ki herkesin denge noktası
farklıdır ve bu dengeler zaman zaman değişebilir. Kişilerin kendi denge
noktalarını bulmaya ihtiyacı vardır. Bu bazen sınırlarımızı belirleyebilmek
için aşırı uçları deneyimleyerek sonuçlarından ders almayı gerektirebilir.
Belki de atalarımız bu yüzden “Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır.” demişlerdir.
Elbette ki her zaman aşı uçları deneyimlemeye gerek yoktur. Dengelerimizi
belirleyebilmek için en samimi şekilde “Bana ne iyi geliyor?” sorusuna cevap
vermek gerekir. Bunun için de iç sesimizi ve bedenimizi dinlemeyi öğrenmek zorundayız.
Denge Yasası bize ne yaşarsak yaşayalım ne yaparsak yapalım
merkezde kalarak dengeyi korumamız gerektiğini anlatır. Ayrıca hayatımızda dengesiz
giden taraflara dikkat etmemizi söyler. Dengesiz giden tarafları samimiyetle
inceleyebilir ve merkezimizde kalmayı başarabilirsek kendimizi daha mutlu bir
yaşamın içinde buluruz.
Sevgi ve huzurla...
0 yorum:
Yorum Gönder